Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Phrasals | (kalabalığa/insanların arasına) karışmak | mingle with (someone) v. | ||
Joy was mingled with sorrow. Sevinç hüzünle karışmıştı. More Sentences |
||||
Phrasals | (kalabalığa/insanların arasına) karışmak | mingle in (with someone) v. | ||
Phrasals | (kalabalığa/insanların arasına) karışmak | mingle in v. |